Etiketler

Spirited Away: Amerika'nın Asimilasyon Politikası

         


Asimilasyon, iki toplum arasında gerçekleşir. Baskın olan toplum, diğer toplumu kendi içine alarak, onu yok eder. Asimilasyon sonucunda iki toplum, tek topluma dönüşür. Bir kültür yok olur.

Ruhların Kaçışı, Amerika'nın asimilasyon politikasını inceler. Amerika bir çok farklı milleti içinde barındıran bir ülkedir. Toplumda birliği ve bütünlüğü sağlamak için asimilasyon sürecini izler. Bu süreç, iki aşamadan oluşur. Bir yandan Amerikan kültürü göçmenlere aşılanırken, diğer yandan göçmenlerin kendi kültürleri yok edilir. Ruhların Kaçışı, Amerika'nın göçmenlere uyguladığı bu sistemi sembolik olarak eleştirir. Chihiro, Amerikan sistemine yeni giren bir karakterdir. Filmde Japon olarak resmedilmiştir çünkü Amerika, özellikle uzakdoğu ülkelerinden çok sayıda göç alan bir ülkedir ama asimilasyon süreci her millette aynı şekilde işler. Yani karakterin Uzakdoğulu, Latin Amerika'lı veya Afrikalı olması bir şeyi değiştirmez. Amerikan olmayan her Amerika vatandaşı, Amerikanlaşma sürecine dahil edilir. Chihiro, sisteme ilk girdiğinde hemen adapte olamaz. Her şeyiyle diğer karakterlerden farklıdır. Topluma yabancıdır. Dikkat çeker ve diğer karakterler tarafından garipsenir. Toplumda ayakta kalmak için o dünyaya ait bir şey yemesi gerekir. Bu asimilasyon sürecinin başlangıcıdır. Yemek, bir anlamda kültürün parçasıdır. Kendi kültürünün dışında bir kültüre ait herhangi bir şey yemeye zorlanarak, kendi kültüründen kopartılır. Bu süreç bir kere başladıktan sonra, hızlanarak devam eder. Chihiro, bir işe girmek mecburiyetinde kalır. Bu da sistemin bir dayatmasıdır. Chihiro'yu toplumun içinde tutmanın bir yöntemidir. Çalışmak için insanların içine karışmalı, onların sistemine uyum sağlamalıdır. İşe başlamadan önce sistemin başını çeken Yubaba, Chihiro'dan ismini alır. İsminden vazgeçmek, kültüründen vazgeçmenin işaretidir aslında. Amerikan toplumunda sıkça rastlanan bir şeydir bu. Çekik gözlü Rachel'lar, siyah tenli Jack'ler görürüz. Bu insanlar kökenlerinden kopartılıp, Amerikanlaştırılmış göçmenlerdir. Bir çoğu anadilini bile unutmuş, Amerikan olmuşturlar. Kimlik bu anlamda çok önemlidir. Kimliğine tutunan birisi, kültüründen vazgeçmez. Bu sebeple asimilasyon sürecinin en önemli aşaması, kimliğin kaybedildiği andır. Filmde de bu süreç çok detaylı işlenmiştir. Haku'nun kimliğini kaybettiği için, ait olmadığı bir dünyada kapana kısılması ve Chihiro'nun kimliğine sahip çıkarak, o dünyadan çıkmanın yolunu bulması; kimliğin asimilasyona etkisini vurgular. Kimlik kaybının bir sonraki aşaması da sınıflaşma ve tek tipleşmedir. Amerikan kapitalist sisteminde, ekonomik sınıflar toplumun yapısını belirler. Takım elbiseli bir adam ile, işçi tulumlu bir adam aynı değildir. Ekonomik sınıflar, zaten kimliğin olmadığı yerlerdir. İsim önemli değildir. Önemli olan dış görüntü, yani ambalajdır. Dış görüntü kıyafetlerle belirlenir. Toplumdaki karşılığı üniformalardır. Üniforma giyen kişi, ister istemez bir sınıfa dahil olur. Her sınıf için belirlenmiş tek tip üniformalar vardır. Örneğin bir öğrencinin üniformasıyla, bir güvenlik görevlisinin üniforması birbirine karıştırılmaz çünkü farklıdırlar. Üniformalar bireyselliği ortadan kaldırır. Hiçbir üniforma bir insanın kişiliğini yansıtmaz, sadece ekonomik sınıfını yansıtır. Üniformalar, insanların kendi kimliklerine tutunmalarına engel olur. Chihiro işe başladığında Lin, ona bir üniforma verir. Bu üniforma ile Chihiro sisteme tamamen adapte olur. Kendi benliğini kaybeder. İşçi sınıfının bir parçası haline gelir.

Amerika'nın uyguladığı bu asimilasyon politikası, yıllar içinde bir çok toplumun yok olmasına sebep olmuştur. Zaten Amerika, asimilasyon politikasıyla yok edemediği milletleri soykırım ile yok etmiştir. Kızılderili kabileleri bunun en güzel örneğidir. Günümüzde bu konuda farkındalık başlamıştır. Sinema da bu farkındalığın yaratılmasında önemli bir rol oynar. Ruhların Kaçışı, asimilasyon sürecini gözler önüne sermek için hazırlanmış, bir kapitalizm eleştirisidir.