Tom, kendi hayatına son vermek üzeredir ama bunu bilinçaltında farklı bir şekilde betimler. Kendini binbaşı, iç sesini de kara kontrol olarak konuşturur. Uzaya gittiğini ve bir kahraman olduğunu hayal eder. İntihar eden bir insanın hayata karşı yenildiği, kaybettiği düşünülür ama Tom kendini kazanmış gibi hissetmektedir. Huzurludur, mutludur. Dünya'ya cesurca veda etmiştir. Bu sebeple gururludur.
Şarkı, intiharı konu alsa da; ritmik bir melodisi vardır. Kulağa depresif bir şarkı gibi değil, huzurlu ve neşeli bir şarkı gibi gelir çünkü Tom'un intihara bakış açısı budur.
DETAYLI İNCELEME
Ground Control to Major Tom
Ground Control to Major Tom
Take your protein pills and put your helmet on
Ground Control to Major Tom (Ten, Nine, Eight, Seven, Six)
Commencing countdown, engines on (Five, Four, Three)
Check ignition and may God's love be with you (Two, One, Liftoff)
Ground Control to Major Tom
Take your protein pills and put your helmet on
Ground Control to Major Tom (Ten, Nine, Eight, Seven, Six)
Commencing countdown, engines on (Five, Four, Three)
Check ignition and may God's love be with you (Two, One, Liftoff)
Şarkının başında sadece iç ses konuşuyor ve Tom'a bilgi veriyor. Yapması gerekenleri anlatıyor. "Hapını iç, kaskını tak", "Geri sayım başladı, motor", "Kontağı kontrol et, Tanrı'nın sevgisi seninle olsun"
Aslında Ground Control'ün, Tom'un iç sesi olduğunu düşünecek olursak; Tom'un içgüdüleriyle hareket ettiğini söyleyebiliriz. "Hapını iç" dediğine göre; Tom muhtemelen hap ile intihar ediyor. 10, 9, 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2, 1 - KALKIŞ! 10 tane hapın ardından, Tom yavaş yavaş dünyayı terkediyor. Bu noktada söylenebilecek en güzel söz "Tanrı'nın sevgisi seninle olsun"
This is Ground Control to Major Tom
You've really made the grade
And the papers want to know whose shirts you wear
Now it's time to leave the capsule if you dare
You've really made the grade
And the papers want to know whose shirts you wear
Now it's time to leave the capsule if you dare
Şarkının ikinci kısmında konuşmaya yine iç ses başlıyor ve Tom'u tebrik ediyor. "Başardın. Şimdi gazeteler senin ne giydiğini öğrenmek istiyorlar. Artık cesaret edebilirsen, kapsülü terk etme vakti."
İç sesi, Tom'u cesaretlendiriyor ve Tom kendini bir kahraman gibi hissediyor. Gazeteler gerçekten ertesi gün Tom'u yazacaklar çünkü gazeteler intihar haberlerine bayılırlar. Tom, bu durumdan dolayı mutlu. Artık kapsülü terketmeye ve kendini başka bir hayata bırakmaya hazır.
"This is Major Tom to Ground Control
I'm stepping through the door
And I'm floating in a most peculiar way
And the stars look very different today
For here
Am I sitting in a tin can
Far above the world
Planet Earth is blue
And there's nothing I can do
Sonunda Major Tom'un sesi duyuluyor. "Kapıya doğru ilerliyorum. Havada süzülüyorum. Yıldızlar bugün çok farklı gözüküyor. Dünyadan çok uzakta, bir tenekenin içinde miyim? Dünya mavi ve bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok."
Tom, kendini çok ayrıcalıklı hissediyor çünkü ölüm, şu anda sadece Tom'a özel. Dünyada yaşamakta olanların hiçbiri henüz ölümü tatmadı. "Yıldızlar bugün çok farklı görünüyor" cümlesinin iki anlamı olabilir. Gözlerinizi kapadığınızda ışığın yansımasıyla oluşan yıldızlar görebilirsiniz. Öldüğünüzde, bu yıldızların nasıl görüneceğini bilmiyorsunuz. Tom, şu anda o yıldızları görme ayrıcalığına sahip. Aynı zamanda yıldızlar ile kastedilen, ünlüler de olabilir. Bugün ünlüler çok farklı görünüyor çünkü bugün ünlü olan Tom. Herkes onu konuşuyor, ne giydiğini öğrenmek istiyorlar. Tom, Dünya'ya son kez, tepeden bakıyor ve üntihar sebebini açıklıyor; "Dünya mavi ve bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok." Mavi hüznün, melankolinin rengidir. Dünya, Tom'a mavi görünüyor. Denizlerin oluşturduğu bir mavilik değil bu. Tom'un iç dünyasının oluşturduğu bir mavilik ve bu konuda Tom'un yapabileceği hiçbir şey yok.
Though I'm past one hundred thousand miles
I'm feeling very still
And I think my spaceship knows which way to go
Tell my wife I love her very much "she knows"
I'm feeling very still
And I think my spaceship knows which way to go
Tell my wife I love her very much "she knows"
Tom, konuşmaya devam ediyor. "100 bin milden fazla gitmiş olmama rağmen, kendimi sabit hissediyorum. Sanırım uzay gemim nereye gideceğini biliyor. Karıma onu sevdiğimi söyleyin, o biliyor."
Tom'un hapları almasının ardından bir süre geçti ve artık Tom, kontrolü kaybetmeye başladı. Dünya'dan uzaklaşmasına rağmen kendini sabit hissediyor çünkü bedeni hala yerinde. Gittikçe cansızlaşıyor, kendini zamanın akışına bırakıyor ve son olarak karısına bir mesaj iletiyor.
Ground Control to Major Tom
Your circuit's dead, there's something wrong
Can you hear me, Major Tom?
Can you hear me, Major Tom?
Can you hear me, Major Tom?
Can you "Here Am I floating round a tin can
Far above the Moon
Planet Earth is blue
And there's nothing I can do."
İç sesi, Tom'a ulaşmaya çalışıyor ama devreler kopmuş, bağlantı kuramıyor. Derken yavaş yavaş iç ses de kayboluyor ve son olarak Tom'un sayıklamalarını duyuyoruz; "Ayın üstünde, bir tenekenin içinde süzülüyorum. Dünya mavi ve bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok."
