Etiketler

Boyhood

        
GENEL BAKIŞ
Boyhood, isminden de anlaşılacağı gibi çocukluk yıllarını konu alan bir film. Mason adında bir çocuğun 12 yıllık gelişimini anlatıyor. Tek bir karakter üzerine kurulmuş olsa da, aslında tek bir karakter etrafında dönmüyor film. Annesi babası, kardeşi ve hayatına giren tüm insanların, Mason üzerindeki etkilerini vurguluyor. Başkalarının fikirleri, kararları, hataları Mason'ın hayatının gidişatını etkiliyor ve yaşadığı hayat onu sonunda büyümeye itiyor.

Filmin gerçekten 12 yıllık bir sürede çekilmiş olması; bir çocuğun gelişimini yansıtması açısından önemli. Mason ve diğer tüm karakterler tek bir oyuncu tarafından canlandırılıyor. Çocukluk halinden itibaren, yıllar içinde bir insanın vücudundaki değişiklikleri tek tek gözlemleyebiliyoruz. Mason'ın kendi karakterini ve tarzını ararken, şekilden şekile girdiğine tanık oluyoruz. Kardeşi Samantha'da da, aynı gelişimi bir kızın vücudunda görüyoruz.

TEMALAR

ATAERKİL TOPLUM YAPISI
Film; erkeklerin egemen olduğu bir toplumda geçiyor. Kadınlar her yönden erkeklerin baskısı altında. Mason ve Samantha'nın annesi Olivia; bir sebepten dolayı eğitimini yarım bırakmak zorunda kalmış genç bir kadın. Muhtemelen çocukları sebebiyle bıraktığını tahmin ediyoruz çünkü baba, bir kaç defa çocukların planlı olmadığını, kazayla olduklarını vurguluyor. Anne eğitimini bile yarım bırakıp, her türlü düzenini çocuklarının üzerine kurarken, baba hayatını eskiden olduğu gibi yaşamaya devam ediyor. Filmde yaratılan "baba" figürü kesinlikle kötü bir insan değil. Aksine oldukça eğlenceli ve iyi niyetli bir adam ama ataerkil toplum düzeninin vermiş olduğu bir özgüven var üzerinde. Onun için babalık; sadece haftada bir gün çocuklarını alıp eğlendirmekten ibaret. Geri kalan her türlü iş ile ilgilenmesi gereken anne.

Çocuklar küçük yaştayken, anneleri Olivia bir adamla görüşüyor. Bir gün adamın eve geldiğini görüyoruz. Olivia'yı almaya gelmiş çünkü önceden yapılmış bir planları var. Muhtemelen onları bekleyen başka arkadaşları da var. Olivia gidemiyor çünkü çocukları bırakacak kimseyi bulamıyor. Buna karşılık adam "Peki o zaman, ben gidiyorum. Sonra görüşürüz" diyip çıkıyor. Çocuklar bir kez daha kadının görevi olarak kalıyor. Önceki partneri gibi yeni partneri de evde kalıp, çocuklarla ilgilenmesine yardım etmeyi reddediyor çünkü ataerkil toplumlarda bu, kadının işidir.

Olivia, bir süre sonra üniversiteye geri dönüyor. Oradaki hocası Bill ile bir ilişkisi oluyor ve kısa süre içinde evleniyorlar. Adamın 2 çocuğu var. Kendi çocuklarıyla birlikte 4 çocuğun bakımından yine Olivia sorumlu oluyor. Dahası; Olivia Bill'den şiddet görüyor ve onu da terkedip, bir arkadaşının yanına yerleşiyor.

Tüm bu olanlardan sonra Olivia bir kez daha, Jim adında bir adamla evleniyor. Bu da ataerkil toplumların kadın üzerinde yarattığı baskının bir örneği. Erkeklerden bu kadar çekmiş bir kadını, toplum yeniden evlenmeye mecbur ediyor. Jim'e aşık olduğuna dair hiçbir şey yok filmde. Yalnızca toplum içinde bir kadının, tek başına yer alması mümkün olmadığı için kendine bir partner arıyor Olivia. Sonunda onunla da mutlu olamayıp, boşanıyor zaten.

Ataerkil toplumlarda kadının arka planda kalmasının sebebi; doğduğu andan itibaren erkeğe verilen haklar ve sorumluluklardır. Her ne kadar ailenin yetiştirme tarzı çok önemli olsa da; toplumun içinde yüzyıllardır var olan, ailenin müdahale edemediği bazı şeyler vardır. Bu durumu Mason üzerinden inceleyebiliriz.

Mason yaklaşık 7-8 yaşlarındayken, arkadaşlarıyla birlikte yerde buldukları bir çeşit iç çamaşırı broşürünü inceliyor. Broşürde elbette ki kadın vücudu ön planda. Yaşı çok küçük olmasına rağmen, Mason kadın vücutlarına bakıp, bunu keyif haline dönüştürmeyi biliyor çünkü böyle olması gerektiğini düşünüyor. Yaşı biraz daha ilerlediğinde (yaklaşık 13-14 yaşlarında) arkadaşları arasında cinsellik konusu, popülariteyi belirleyen bir etken haline geliyor.  Arkadaşları daha önce hiç seks yapıp yapmadığını sorduğunda Mason yalan söylüyor ve yapmadığı halde, yaptığını iddia ediyor. Bunun üzerine arkadaşları fahişe çağırmayı teklif ediyor. Ataerkil toplumlarda kadın, erkek için cinsel obje sayılır. Erkeğin yaşı bu durumda çok da önemli değildir çünkü bu ona doğuştan verilmiş bir haktır. Toplumun bu konuda erkek üzerinde kurduğu bir baskı vardır. Eğer bir erkek kadın vücudu gördüğü zaman bakmıyorsa, bu işte bir yanlışlık var demektir. Erkeğin doğası gereği böyle olması gerektiği sanılır. Bu sebeple ataerkil toplumlarda geyler hoş karşılanmaz. Bunun filmdeki en güzel örneği; Mason oje sürdüğünde, Olivia'nın 3. eşi Jim'in, ojelerine verdiği tepkidir. Yasal olarak Mason üzerinde hiçbir hakka sahip olmamasına rağmen, konu oje olduğunda onu eleştirebilmektedir. Daha küçük yaştayken de okulda, saçlarını düzeltirken yakalandığı için bir grup zorba tarafından ezilmiştir. Bir geyin yaşamını konu alan çok sayıda film vardır, ancak Boyhood ile ataerkil toplumlarda gey olmayan bir erkeğin yaşamının bile, erkekliğini kanıtlayamadığında ne kadar zor olabileceğini görüyoruz.


ÇOCUK İSTİSMARI
Annelik, her kadında bulunan bir içgüdüdür. Bir kadın, çocuk bakmayı bilir. Çocuk bakarken, yapması ve yapmaması gereken şeyleri ayırt edebilir. Erkekler ise bu konuda son derece bilgisiz ve tecrübesizdirler. Erkeklerin çocuk bakma tecrübeleri çoğu zaman istismar ile sonuçlanır çünkü bir şey almadan vermeyi bilmezler. Çocuk istismarı, her zaman cinsel istismar anlamına gelmez. Çocukların belli bir çıkar doğrultusunda kullanılması veya benliklerini korumalarına engel olarak, belli bir yapıda şekillendirilmesi çocuk istismarının en çok görülen örneklerindendir.

Filmin başında Olivia, erkek arkadaşıyla dışarı çıkmak için bakıcıyı arıyor ama bakıcı gelemiyor. Erkek arkadaşı Olivia'ya başka bir bakıcı aramasını söylüyor. Olivia reddediyor. Çocuklar küçük yaştayken, annelerinin koruması altındalar. Bu sebeple erkeklerin istismarı onlara ulaşamıyor.

Biraz büyüdüklerinde, çocuklar babalarıyla görüşmeye başlıyorlar. Babalarıyla beraberken, yanlarında anneleri yok. İstediklerini yapmakta özgürler ancak annelerinin gözetiminden çıktıkları anda, çocukların hayatının düzeni bozuluyor çünkü baba, bu düzeni kuramıyor. Çocuklar babalarının yanındayken sağlıksız beslenmeye ve ödevlerini unutmaya başlıyorlar. Biraz daha büyüdüklerinde babalarının istismarına maruz kalıyorlar. Babaları büyük bir Obama hayranı. Kendi fikirlerini çocuklarına empoze ediyor. Onlara Bush'a asla oy vermemelerini öğretiyor. Kendi siyasi propagandalarında çocuklarını da görevlendiriyor. Seçim öncesi kapı kapı dolaşıp, Obama'nın reklamını yapıyorlar. Arabayı baba kullanıyor ama evlere giden çocuklar. Seçimlerde 18 yaşın altındakilerin oy kullanamamasının bir sebebi var. Çocuklar küçük yaştayken analitik düşünme yeteneğine sahip değildirler. Karşılaştırma yapamazlar. Yalnızca kendilerine söyleneni öğrenirler. Çocuklara bu yaşlarda siyaset öğretmeye çalışmak, çocuk istismarından başka bir şey değildir.

Olivia'nın Bill ile olan evliliği boyunca çocuklar hem fiziksel, hem psikolojik anlamda istismar ediliyor. Bill, hem kendi çocuklarına, hem de Olivia'nın çocuklarına ev işlerini yaptırıyor. Kızlar mutfakta, erkekler bahçede çalışıyor. Hizmetçi ve bahçıvan görevini çocuklar üstleniyor. Bir insana maaş vermeden çalıştırmak her anlamda istismar sayılır zaten ama çalışan kişi çocuk olduğu zaman, olay çok daha farklı boyutlara varıyor. Bir çocuğu maaşlı olarak bu tarz işlerde çalıştırmak suçtur çünkü bu durum, çocukların sağlığı açısından zararlıdır. Maaşsız olarak çalışıyor olmaları, bu durumu sağlık açısından daha az zararlı hale getirmez. Ayrıca okula yeterince zaman ayıramamalarına sebep olur. Bill'in çocukların üstünde kurduğu psikolojik baskı da mevcut. Mason'ı, saçlarını kestirmeye zorluyor. Dış görünüşünü değiştirmek, çocuğun benliğini değiştirmektir. Kendi karakterini oturtmasına engel olur. Her bireyin, kendi tarzına sahip olma hakkı vardır. Bu hakkın elinden alınması, bir çeşit istismardır.

Olivia'nın Jim ile olan evliliğinde, çocuklar psikolojik baskıya maruz kalıyor. Bill'in de yaptığı gibi; Jim, Mason'ın dış görünüşünü değiştirip, onu toplumun kabul edeceği bir şekle sokmaya çalışıyor. Ojeli ve küpeli bir erkek, toplumda pek de hoş karşılanmaz. Jim, kendi saygınlığını korumak adına Mason'ın tarzına müdahale ediyor.

Çocuklar, annelerinin yanında kaldıkları sürece; onları hiçbir şekilde istismar etmeyen tek kişi; Olivia'nın Bill ile olan evliliğinden sonra yanına taşındığı arkadaşı. Bunun sebebi arkadaşının da bir kadın olması. Onun da çocukları var. İçgüdüsel olarak çocuk bakmayı biliyor.

AMERİKAN RÜYASI
Amerika'nın keşfinden sonra, onca Avrupalı'yı, Amerika'ya getiren Amerikan Rüyası olmuştu. Amerikan Rüyası; cennet gibi bir ülke vaad ediyor. Çok az çalışmayla çok zengin olunabilecek, taşı toprağı altın bir ülke. Herkes Amerika'ya mutlu olmak için geliyor. Huzur ve refah arayışı içindeler. Ancak Amerika böyle bir yer değil.

Bir çok Amerikan filminde Amerikan Rüyası'nın çöküşünü görürüz. Boyhood da bu filmlerden biri. Olivia genç yaşta evlenmiş, çocuk sahibi olmuş, bu sebeple üniversite eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalmış bir kadın. Bir süre sonra boşanmış ve çocuklarının velayeti kendisinde kalmış. Çocuklar yaklaşık 5-6 yaşlarındayken, evin geçimini sağlayamadığı için üniversiteye geri dönmek zorunda kalıyor Olivia. Çocuklarına daha iyi bir hayat sağlayabilmek için evleniyor ama evlendiği adamın parası, çocukları mutlu etmeye yetmiyor. Evde aile sıcaklığı yok. Kimse mutlu değil. Olivia kocasını terkediyor ve bir arkadaşının yanına taşınıyor. Bu aşamada çok maddi sıkıntı çekiyorlar. Sonrasında Olivia bir kez daha evleniyor. Evli olduğu dönemlerde maddi refaha erişebildiği halde, aile içindeki huzuru kaybediyor. Yani kısacası; bir kişi ya maddi, ya da manevi anlamda rahat yaşayabiliyor. İkisi aynı anda sağlanmıyor.

Amerika uzaktan bakıldığında çok zengin ve güçlü bir ülke olsa da; toplumun yapı taşı olan aileye indirgendiğinde, o zenginliği göremiyoruz. Yani devletin zenginliği ile, ailenin zenginliği doğru orantılı değil.

Amerikan kültüründe iki katlı, bahçeli bir ev mutlu aile tablosunu temsil eder. Ancak uzaktan mutlu görünen aile, içine bakıldığında sefil durumda. Anne, baba ve çocuklardan oluşması gereken çekirdek ailede; baba figürü hep eksik. Çocuklar kendi babalarını haftada 1 kezden fazla görmüyorlar. Anneleri, onlara aile ortamını sağlamak için başka adamlarla evleniyor ama evlendiği adamlar baba rolünü üstlenemiyorlar. İki katlı evlerin ardındaki aile; mutlu değil, yozlaşmış bir aile.

Amerikan Rüyası'nın çöküşüne bağlı olarak, aile yapısı da çöküyor. Dolayısıyla toplumda yozlaşma ve yabancılaşma başlıyor. Toplumun yapı taşları birbirine tutunamıyor. Vaad edilen mutlu hayat, ulaşılamaz hale geliyor.

Olivia, üniversitede verdiği bir derste Bowlby'nin bağlanma kuramından bahsediyor. Bowlby'nin bağlanma kuramı; bir çocuk ile bir yetişkinin arasındaki bağı temel alır. Bowlby'e göre; bir çocuğun, annesine olan bağlılığında; beslenme, giyinme, barınma gibi ihtiyaçların yanı sıra, aynı zamanda duygusal bir ihtiyaç da rol oynar. Annenin çocuğuna olan bağlılığı da bu duygusal ihtiyaç üzerine kurulmuştur. Bu duygusal ihtiyaç bağlanmadır. Olivia bu dersi verdiği sırada, çocukları büyümüş ve yavaş yavaş kendinden uzaklaşmaya başlamıştır. Toplumdaki yozlaşmış aile yapısı da, Olivia'nın çocuklarına tutunmasına engel olmaktadır. Olivia'nın bu konuyu derste ele almasının sebebi; kendi çocuklarına duyduğu özlemdir. Filmin sonunda; çocuklar tüm eşyalarını toplayıp üniversiteye giderlerken, Olivia onlara sitem ediyor ama aslında ayrışmaya sebep olan çocukların kendisi değil; toplumun yozlaşmış yapısı.